Çocukluğum köyde geçti benim. O zamanlar yumurtalar hep gezen tavuk yumurtasıydı. Tavuk çiftlikleri yoktu. Şehirlilrr de köy yumurtası yerdi. Yumurtacı geldi, tavukçu geldiii, sesleri hala kulağımda yankılanır. Yolcu denilen kişi: bir atın iki tarafına kafesleri sarkıtmış, tavuk, yumurta alıp, pazarda şehirlilere satan kişiydi.
Biz çocukların yumurta sattığı yer bakkal Cemal amca idi. Mesleki kariyerine bakkallıkla başlamış, otuz yılı aşkın sürdürdüğü bakkallıkla tamamlamış babacan bir adamdı rahmetli.
Yumurta 25 kuruş. İki yumurta aldık mı elimize dğru bakkal Cemal amca ya. 50 Kuruşluk bir şeyler alır sevinerek dönerdik eve. Ne alırdık? Bisküvi, lokum, helva gibi şeyler. Çocuklara dönük ürünler şimdiki gibi çok çeşitli değildi. Mevcut çeşitlerin de hepsi köy bakkalına gelmezdi.
Takas usulü bizde 70 li yılların sonlarına kadar sürdü neredeyse.Yani öyle Lidyalılar MÖ. 7. yy. da parayı icat etti diye takas yoluyla alışverişi bırakmadık. Biz bakkala yumurta verdik, o bize bisküvi verdi, helva verdi, lokum verdi. Gazoz 75 kuruştu. Gazoz içicem diye üç yumurta götürürken biri kırılmıştı cebimde. Gazoz içemeyip, bisküviyle dönmüştüm eve.
En güzelide yeni dünyaya gelen kardeşimizi akraba ve komşulara müjdelemekti. O gece doğan kardeşin odlumu, sabah evin 5-6-7 yaşlarındaki cocukları haber vermeye gönderilirdi evin annesi ya da babaannesi tarafından. Git şu şu şu komşulara, şu şu şu akrabalara haber ver. Bir kardeşim dünyaya geldi de diye bizi gönderirlerdi.
Ben epey şanslıydım o yönden. Benden küçük altı kardeşim var. Benim bir küçüğümün müjdesine yetişemedim ama, diğer beş kardeşimi de ben müjdeledim.
Önce amcamlara giderdim. Tabi ki yengem karşılardı. Fatma yenge müjde bir kardeşim daha oldu. Asla boş göndermezlerdi. Müjdemin karşılığı 50 kuruş gibi bir harçlık olurdu. Fakat kadınlarda genelde para bulunmaz, hemen iki yumurta tutuştururdu elimize. İki yumurta gene 50 kuruş.
Ben önce mahallemizin batı tarafını gezerdim. Diğer amcamlara da uğrar Nazife yengeden de iki yumurta. Karşı komşumuz Hatice yenge den de iki yumurta etti altı yumurta. Yumurtaları kırmamak için eve bırakır, bu sefer de uzak olan yerden, teyzemden başlar hemen yan komşumuz Hamide yenge ile bitirirdim. Epey yumurtam olurdu. Müjde bir kardeşim daha doğdu, iki yumurta. Doğruca bakkal Cemal amcaya. Yumurtaları sayardı. Parasını mı vereyim? Alışveriş mi yapacaksın? diye soraduğunda , iki yumurtayla gitmişsem bakkala, bir şeyler alır dönerdim. Bu müjdelerden biriktirdiklerimi sepetle götürür, bir kısmını alışverişe sayar, kalan kısmının parasını alır eve öyle dönerdim.
Unutulur gibi değil. Bende iz bırakmış olacak ki, bana müjdeli bir haber getirenlere yumurta vermek geliyor içimden. Hani bazılarına veriyorumda. Geçenlerde mahallenin küçüklerinden biri araba çizilmiş dedi, al sana bir yumurta.
TV lerden, gazetelerden duyunca müjdeli haberleri, onların yumurtalarını ayırıyorum bir kenara. Bir gün karşılaşınca vereceğim. Geçenlerde hanımın dikkatini çekmiş. Bu yumurtaları niçin ayırıyorsun diye çıkıştı bana. O na da açıklamak zorunda kaldım. 30 luk iki tane koli dolmuş. Saydım hanıma sırasıyla. Bu 2014 te göklerde yerli uçağımızın müjdesi. Kulakları çınlasın zamanın başbakanı Davutoğlu na verilecek yumurta. Bu Slivri yakınlarında bulunan doğalgaz için, bu Batman da bulunan zengin petrol yataklarının yumurtası. Yerli otomobile iki defa ayırmışım her ikisine de birer yumurta. Bu yedi liralık elektrikle elli dönüm arazi sürecek yerli ve milli traktörün, bu Karasu açıklarında bulunan büyük doğalgaz rezervi için. Bu Bilecik te bulunan zengin altın madeni için. Bu sağlık bakanımızın okullar yüz yüze eğitime başlıyor müjdesi….saydım durdum. Ay a gidiyoruz müjdesinin yumurtası henüz elimdeydi. Hanım çekti aldı elimden. Biz yemek için zor buluyoruz…. Diye söylendi durdu. Bir tatsızlık çıkmaz inşallah.
Yumurtalar hazır. Müjdeleriniz boş dönmeyecek. Karşılaşınca vereceğim.
Ali ÇETİNKAYA