sakarya-kultur-sanat
Giriş Tarihi : 05-09-2022 14:28

BENİM İÇİN ÜZÜLME

BENİM İÇİN ÜZÜLME

Denizin dalgası vapura çarpıyordu. Kaptan son yolcuları bekliyor olsa gerek. Zehra okula geç kalacaktı. Dağınık kömür karası saçları yüzüne çarpıyordu. Ve o sırada elindeki kitapları sımsıkı tutmaya çalışıyordu. Rüzgâr sanki fısıldıyor gibi geliyordu. Zehra halinden çok memnundu. Tam o esnada uzun boylu, zayıf biraz saçları yandan yatıran deniz mavisi gözleri olan Yunus, bindi vapura ve vapur harekete başladı. O esnada Yunus tutunamadı ve yanlışlıkla Zehra’nın yanına düştü. Ve Zehra bu duruma dayanamayıp çok güldü, yardım ister misiniz? Yunus’da kendi haline gülerek, elini uzattı ve sohbet ede ede yolculuk devam ettiler. Okulları aynı kampüsteydi. Biri mimar , diğeri doktor olacaktı. Her sabah aynı vapurda karşılaşınca bu karşılaşma sıcak bir ilişkiye dönüştü ve severek evlendiler. Evlilikleri çok güzel sürüyordu. Paralarını, dertlerini, kaygılarını hep paylaşıyorlardı. İkisinin tek sıkıntısı çocuklarının olmayışıydı. Her tedaviyi deniyorlardı ama nafile. Ama bu duruma çok üzülmüyorlardı, olsun her güzelliğin her mutluluğun bir eksiği olur. Bizim de bu olsun. Ama sevgilerini hiç azaltmadılar. Kadın eve geldiğinde hep küçük küçük aşk, sevgi, iltifat notları bulurdu. Kadın da Yunus û üzmemek, mutlu etmek için elinden gelenin fazlasını yapardı. Yaşları kırka gelince daha az çalışıp birbirleriyle daha çok vakit geçirmeye karar verdiler. Zehra küçük bir mimarlık bürosu açtı. Yunus ise özel muayenesini açtı. Bir gün sahilde dolaşırken üzerinde satılık yazan küçük ama balkonu büyük bir ev gördüler ve bu evi almaya karar verdiler. Yunus; “Benim yurtdışındaki kongrem bitince taşınırız.” dedi. Yunus’un kongresi uzun sürmüştü bir hafta değil, iki hafta sürmüştü. Eve döndüğünde ise Yunus bambaşka biri olmuştu. Zehra ile aralarında her geçen gün duvar örmeye devam ediyordu. Kadın bu duruma çok üzülüyordu ve bir gün olan biteni en yakın arkadaşına anlattı ve arkadaşı dayanamayıp: “Artık saklamayacağım, kocan seni Süheyla adında bir kadınla aldatıyor her iş çıkışında bir kadınla yemek yiyor.” Zehra buna inanmadı gidip kendi gözüyle görmek istedi ve her şey doğruydu eşi eve gelince bu doğru mu diye sordu. Yunus evet dedi. Ama başını kaldıramadı. Ve tek celsede boşandılar. Yakın arkadaşları Yunus’un o Süheyla’yla evlenip yurtdışına gittiği söylediler. Zehra bir türlü nefret edemiyordu Yunus ’tan. Tam bir yıl sonra Yunus’un evlendiği kadın kapıya geldi. Zehra : “Sen hangi yüzle gelirsin?” Süheyla: “Lütfen beni dinle. Yunus benim çok sevdiğim okul arkadaşım. Senden gerçekten özür dilerim. Onun isteğini yapmak için böyle bir olayın ortasında kaldım Hiçbir şey senin bildiğin gibi değildi. Yunus bir yıl önce konferans için yurtdışına gidince, kanser olduğunu öğrendi ve hastalık ilerlemişti. Benimle paylaştığı bu derdini sır olarak saklamamı istedi.O senden başka kimseyi sevmedi Sana hiç kıyamazdı. Eğer sana hastalığını söylerse sen de onla beraber çok üzülürsün diyerek sana kıyamadı. Ve elinde bir kutu vardı.Süheyla : -Yunus bunu sana bıraktı. Zehra ağlamaktan kutuyu zor açtı. Evet, Yunus ölmüştü ve onsuz geçen her günün notunu almıştı ve kâğıtlara yazmıştı. ‘Ben ölmekten korkmam ama senin benim derdimle ölmene dayanamam demişti ilk notunda. Bir de anahtar vardı. O sahildeki evi almıştı arada gidip martıları beslersin sevdiğim diye küçük bir not da düşmüştü.’

Turan AteşTuran Ateş