KÜLTÜR - SANAT
Giriş Tarihi : 11-09-2022 17:19

İNGİLİZ KRALİÇESİ 2. ELİZABETH'İ UĞURLARKEN

İNGİLİZ KRALİÇESİ 2. ELİZABETH'İ UĞURLARKEN

Ben çocukluğumdan bu yana belirli bir süre merak etmiştim...İNGİLTERE'yi bir Kadının KRALİÇE Unvanı ile YÖNETMESİNİ....

Zaman içinde baktım ki; KUZEY AVRUPA Ülkelerinde hep KRALLAR ve KRALİÇELER Var...Bu Ülkeleri KRALLAR Yönetiyor....

Tabi ki Demokrasiye ters....

BELÇIKA -HOLLADA-DANİMARKA-İSVEÇ-NORVEÇ....Halende KRALLIK ile yönetiliyor....

1980 li yıllar....Bir akran arkadaşım İSVEÇ de yaşıyor...Sordum İŞVEÇ de ne iş ile meşgul olduğunu...

Bir Sağlık Kurumu olan HASTANEDE TEMİZLİK İŞİ Yaptığını....Bizde o zamanlar olmayan Paspas makinalarını anlattı...

İSVEÇ KRALININ; bir gün hastaneye geldiğini ve kendisi ile tokalaştığını....Halini-hatırını sorduğunu....Ve sonrada Başhekimliğe gittiğini...

Buyurun....KRAL Hastaneye geliyor...Tören-Karşılama yok....Belki de Kimsenin haberi yok....

Ya Bizde....kaç gün önce temizlik prova...Karşılama -uğurlama törenleri....

Biz fazlaca İNGİLİZ KRALİYET AİLESİNİ Kamuoyundaki Medya aracılığı ile tanıyoruz....Ailedeki bireylerin AŞKLARINI... Düğünlerini... Boşanmalarını....

Ben İlköğretmen okulunda Yatılı Öğrenci iken; bazen sabahları kahvaltıdan Reçel-Sana yağ verilirdi...

Sınıfta; ders esnasında bir öğretmenimize yakındık.. .Öğretmenimiz; "Oğlum...Reçel-yağ, İNGİLİZ KRALİÇESİ ELİZABETH'in her gün sabah kahvaltısı..."

Kamuoyunun konusu ; Şimdi KRALLIĞI İlan edilen Oğlunun Düğünü ve eşi ile boşanmaları...Eşi DİANANA'ın ölümü....Ve Kızının halktan olan bir Subay ile Evlenmesi....

1973 li yıllarda Ankara-HUKUK FAKÜLTESİNE başladığımda; ANAYASA HUKUKU Dersinde Anayasa ve Anayasanın İlkelerini öğreniyoruz....

İNGİLTERE'de YAZILI OOLMAYAN Bir ANAYASA Olduğunu öğrendik...

Bu nasıl olur veya olabilir? Yazılı olmayan bir ANAYASA....

Ankara'nın belirli semtleri var....Göç almış...Kırsal Bölgelerden gelmiş insanlarımızın YERLEŞİM Bölgeleri...

O zamanlar SİNEMA SALONLARI var....Günün belirli saatlerinde Filmler izlenir.... Salonun Perde kısmında LEON IŞIKLI Bir YAZI Göze çarpar...

"KABUKLU YEMİŞ YEMEK ve SİĞARA İÇMEK YASAKTIR..."

Ama, yine de sigara da içerler ve kabuklu yemiş-çitlek-yerler...

Eğitim ve Sosyal Gelişimi yüksek olan bir semtteki; Sinemalarda böyle bir yazı göremezsiniz...Ama; Kimsede sigara da içmez...Kabuklu yemiş de yemez...

xxxxxx

İNGİLİZ Halkı 1200 li yıllarda ŞART NAZARİYESİ ile DEMOKRASİ ile tanışmıştır.

Eski Dışişleri Bakanlarımızda Merhum Prf. Dr. TURAN GÜNEŞ Hocam anlattı...

"1964 li yıllar....İNÖNÜ Koalisyon Hükümeti Ülkemizde başta bulunuyor...KIBRIS Olayları boyut kazandı...Dış İşleri Bakanımız Merhum FERÜDUN CEMAL ERKİN ile ABD. ye uçak ile gidiyoruz...

Uçak kalabalık ve ELİT bir topluluk... Avrupalı ...Asya'nın Elit İnsanları....Siyasetçi...Sanatçı...İşadamı....

Ben; Türkiye'deki sistemi anlatıyorum...1961 Anayasasının getirdiği Kurumları ve Kuralları...TBMM.C. SENATOSUNU... Cumhurbaşkanlığını...YARGI ve BAĞIMSIZLIĞINI....Anayasa Mahkemesini...Danıştayı....Sayıştayı...

Özerk Üniversiteden...Tarafsız Basından..."

Uzak Doğulular hayran hayran dinliyorlar...Ben duraklıyorum...Hemen " EKSELANS...Anlat...Anlat..."diyorlar...

İngiliz Siyaset Bilimcisi ve eski bir Politikacı...Sessiz , sessiz dinliyor... Bir an geldi ve bu İngiliz Bilim Adamı; " EKSELANS...SİZİN BU ANLATTIĞINIZ SİSTEMİN OTURUP-UYGULANABİLİNMESİ İÇİN 100 TANE GENEL SEÇİM GEÇİRMENİZ GEREKİR..."

Ben biraz kendimi toparladım...ABDÜLHAMİT'ten beri SEÇİMLERİ SAYIYORUM...Bir saydım 17....Bir daha saydım 19....

100 tane GENEL SEÇİM 4 Yıldan 4 ASIR EDER.... Yani 1961 Anayasasının getirdiği SİSTEMİN Ülkemizde oturtulup uygulanabilmesi için 400 sene gerekiyor...

Ben de 4 yılda 1961 Anayasasını Yürürlüğe koydum....

Tabii ki 12 Mart 1971...Ve 12 Eylül 1980 yılları olan sözde Askeri Müdahaleler...

xxxxxxxxxxxxx

Kuzey Avrupa'nın her yönü ile gelişmiş Ülkelerine bakıyoruz.... İşsizlik sorunu yok...Üretim ve Tüketimin PAYLAŞIMI EŞİT....Ayrıcalık yok....Bakanların Özel Makam araçları ve Korumaları yok...Ayrıcalıklı Konutları yok...Metro gibi Toplu Ulaşım araçları ile gelip-gitmekteler...

Ancak; HALKIN Seçtiği GÜÇLÜ bir PARLAMENTO Var....Ülke Yönetimi ve Yönetenlerin İpleri de PARLAMENTONUN Elindedir.

KRALLARIN Görevi; ÜLKELERİNİ TEMSİL ETMEKTİR....Yönetmek değildir...

Bunun yanında; İRAN ŞAHI PEHLEVİ de böyle yönetim ile İRAN'I idare etmiş olsaydı; sanırım ŞAHLIK Rejimi de yıkılmaz ve yaşardı...

İran'da ŞAH'a karşı ayaklanmalar başladığında; Ben Fakülteyi yeni bitirmiştim...Kaldığım Kredi-Yurtlar Kurumunun YURDUN da İRAN'LI bir kaç arkadaşım vardı...Yorumları ise;

" BİR GÜN GELİR, İRAN ŞAH'I ARAR....DİN ADAMI DEVLET İDARE EDEMEZ...." HUMEYNİ YÖNETİMİ; kısa bir süre sonra, kendi taraftarlarını yemeye başladı....Ehhhh. İHTİLAL KENDİ ÇOCUKLARINI da YİYEBİLİR....

Kısacası; DİKTA REJİMLERİ; tarih boyunca kısa bir süre sonra yıkılmıştır. Yerlerini de uzun karışıklardan sonra da DEMOKRASİYE Bırakmıştır.

Turizm Bölgesi olan ÜRGÜP-GÖREME'de bir arkadaşım anlattı.

Ürgüp Turizm Heyeti olarak İSVEÇ'e gitmişler...Anakent olan STOCHOLM'un Belediye Başkanı yaşlı bir Hanımefendi....Ziyaret etmişler...Öğle yemeğine almış...Tabi ki ; Rakı veren bir lokanta tercih edilmiş....

Lokantaya varmışlar ve içeri alınmamışlar...Görevliler; " Daha 20 dakikanız var...Erken geldiniz..."

Belediye Başkanı Konuklarına 20 dakika mağaza vitrinlerine bakmaya davet etmiş...Ve Lokantaya kabül edilip-yemeklerini yemişler...

Böyle bir OLAY bizim Ülkemizde yaşanabilir mi? Yaşansa ,O lokanta bir bahane bulunarak, belirli bir süre kapatılır mı-kapatılmaz mı?...Ülkemizde çok örneklerini yaşadık...

xxxxxx

Bir Devletin Kuruluşuyla, genel yapısıyla ilgili işleyiş kuralları, yurttaşlarının temel hakları ve özgürlükleri ANAYASA adını taşıyan temel yasada gösterilemez. Hatta ortada; ANAYASA adını taşıyan yazılı bir metin de olmayabilir.

İşte buna en güzel örnek BÜYÜK BRİTANYA ve KUZEY İRLANDA BİRLEŞİK KRALLIĞI...

Burada Anayasa Kuralı sayılabilecek kuralların pek çoğu, bazı önemli yasalara , bildirilere ve fermanlarla dağılmıştır. Bunlardan başka, sanki birer Anayasa kuralıymış gibi uyulan, değiştirilirken de titiz davranılan gelenekleri vardır.

Ama, bunlar herhangi bir belgeye veya yazılı bir HUKUK KURALINA dayanmıyor. Bu nedenle de bazen tutarlı ve sistemli bir tek metin haline getirilmiş; " YAZILI ANAYASALARA" a karşılık , " YAZILI OLMAYAN ANAYASALAR "dan söz edilir.

Buna en güzel ÖRNEK de İNGİLTERE'dir....

Kısacası İNGİLTERE'de YAZILI BİR ANAYASA METNİ YOKTUR....

Yine ANAYASALAR; " BÜKÜLGEN-BÜKÜLMEZ " , "YUMUŞAK-KATI " olarak adlandırılarak ayrımı yapılmaktadır.

Bunlar Anayasaların değiştirme tarzlarından dolayı isimlendiriliyor.

Bazı devletlerin temel yapısını veya özgürlükler düzenini gösteren kuralları değiştirmek , başka bir yasayı değiştirmekten farklı bir usule de bağlanmış değildir.

İNGİLTERE'de Parlamento, özel bir görüşme yolu ile çoğunluk aranmaksızın; İngiliz Devletinin temel kuruluşunda , yurttaşların sahip oldukları HAKLAR ve ÖZGÜRLÜKLERDE istediği değişikliği yapabilir. Bu durumda olan, yani Anayasaların değiştirilmesi sıkı kurallara bağlanmamış bulunan Devletlere "BÜKÜLGEN ANAYASALI DEVLETLER..."denir. Bu tür değişimler, Sivil toplum örgütlerinin tepkilerini de göz önünde tutarlar.

xxxx

Bugünkü anlamda, "ANAYASA " sanıldığı kadar eski bir kavram değildir.

Devletin temel sayılabilecek bir yazılı kurallar bütünü meydana getirmek ve böylece de yöneticilerin keyfi davranışlarını önlemek düşüncesi, daha çok, 18.yüzyılın ikinci yarısında Batı Avrupa'sında ki sert ve salt Hükümdarlara karşı mücadelelerden doğmaktadır. Fransa ihtilali ile de güç kazanmaktadır.

19. Yüzyılın en belirgin özelliklerinden biri, Devletlerin Yönetim Düzenini, yurttaşların Haklarını ve özgürlüklerini YAZILI BELGELERE Dayandırmak amacını güden UĞRAŞLARIN bu YÜZYILDA yoğunlaşmasıdır. Artık bu eylemlerin özünde ANAYASACILIK vardır.

xxxxx

Bizde ilk Anayasacılık SENED-İ İTTİFAK ile başlamıştır.

1808 yılında SADRAZAM ALEMDAR MUSTAFA PAŞA'nın çağrısı üzerine, silahlı adamları ile beraber İstanbul yakınında ÇADIR kuran ; AYAN ve BEYLER; daha önce hazırladıkları ve " İTTİFAKNAME "adını verdikleri bir Yazılı METNİ, Padişah 2. MAHMUT'un Görevlilerine kabül ettirmişlerdir.

Padişah Tarafı; her türlü entrikadan ve sömürücülükten uzak bir YÖNETİM VAAT ETMİŞTİR...AYANDA; Devlet işlerinde Padişaha yardımcı olmayı kabül etmişler ve söz vermişlerdir.

Osmanlı Yönetiminde ilk kez; PADİŞAH OTORİTESİ SINIRLANDIRILMIŞTIR....Ama; " PADİŞAHIM ÇOK YAŞA ..." ilkesi devam etmiştir.

SENED-İ İTTİFAK; Padişahın Yetkilerinin Keyfi Davranışlarını önlemek amaçlı İLK YAZILI BİR BELGEDİR....

Batı toplumlarında FEODAL Düzen tarihe çok önceleri karışmış ve yerine BURJUVA Düzeni geçerken, Osmanlı Toplumu, Otoritesine her yerde BOYUN Eğdiren MERKEZCİ bir DEVLET Yapısına henüz kavuşmuş olmamakta , aksine; DEREBEYLERİN EĞEMEN Oldukları bir Düzene doğru kaymıştır.

Bizde daha sonraları; ISLAHAT HAREKETLERİ.....MEŞRUTİYET HAREKETLERİ ....

Baktığımızda; Avrupa ile bir kıyaslanma dönemini başlatmıştır. 2. Meşrutiyet Döneminde bir PARLAMENTO oluşturulmuştur...Çok sınırlı bir süre çalışmalar yapabilmiştir.

xxxxx

1924 ANAYASASI DÖNEMİ Başlamıştır. Cumhuriyetin İlanından sonra, Yeni Türk Devletinde uygulanan temel KURALLARIN ayrıntıları ile düzenlenmesi gündeme gelmiştir. 20 Nisan 1924 de Kabül edilen TEŞKİLAT-I ESASİYE Kanunu yürürlüğe girmiştir.

" Egemenliğin Kayıtsız Şartsız MİLLETİN..." Olduğu belirlenmiştir.

GÜÇLER BİRLİĞİNE DAYANAN Bir sistem getirmiştir. TC. Devletinin Kuruluş aşamasındaki Anayasadır.

ASIL DEMOKRASİ ve ÖZGÜRLÜK; 1961 ANAYASASI ile getirilmiştir.

Tüm SORUNLARININ , Yeni bir ANAYASAYLA Çözümleneceğine İnanan bir TOPLUM, Tüm SORUNLARININ Cevabını da ANAYASADAN Görmek istemiştir.

1961 Anayasası , İktidarı sınırlayabilmek için, yurttaşların HAKLARINI ve ÖZGÜRLÜKLERİNİ ayrıntılı olarak Sınırlandırmakla da kalmamış ; " GÜÇLER AYRILIĞI "ilkesini de benimseyerek ORGANİK Düzenleme ile İKTİDARI Parçalamak ve Dengelemek amacını da hedeflemiştir. Yani "GÜÇLER AYRILIĞI " Sistemini getirmiştir.

YASAMA ve YÜRÜTME Organlarının ÇALIŞMALARI Üzerinde de tam bir YARGI DENETİMİ Kurmuştur.

YASAMA Özelliği Taşıyan İŞLEMLERİ; YASAMA ORGANI....YÜRÜTME Özelliği taşıyan işleri de YÜRÜTME Organına bırakmıştır.

YASAMAYI; ANAYSA MAHKEMESİ....YÜRÜTMEYİ de DANIŞTAY Denetleyecektir...

1961 Anayasasının getirdiği Devlet Sistemi; " GÜÇLÜ BİR YARGI DENETİMİ İLE SINIRLANDIRILMIŞ KLASİK PARLAMENTER SİSTEM...."

Bu durumda; YASAMA Yetkisini kullanan bir PARLAMENTO-TBMM. Ve onun içindeki Çoğunluk tarafından kurulan bir HÜKÜMET....Sembolik yetkiler sahip sorumsuz bir Devlet başkanı....Normal yargı işleri yanında YASAMANIN ve Yürütmenin DAVRANIŞLARINI Denetleyen bir YARGI ORGANI....

xxxxx

İNSAN HAKLARINA DAYANAN DEVLET....

Tüm insanlara, insan oluşlarından dolayı tanınması gereken haklar bütününü, bir ideali anlatıyor.

Kişi Hakları; bireyci ve liberal öğretinin geliştirdiği bir terimdir. Ekonomik ve sosyal haklar dışında kalan klasik özgürlükleri kapsıyor. Yani kişi özgürlükleridir.

Özgürlük, soyut olarak savunulması gereken bir durum değildir. Sürekli olarak kazanılması ve gerçekleştirilmesi gerekli olan bir oluştur.

Her zaman bireyin özgürlüğü ile Siyasal İktidar Mensuplarının SINIRLAYICI Güçleri arasında bir çelişki vardır. Bu nedenle ÖZGÜRLÜKLERİN Hepsi sınırlanamaz.

Temel HAK ve ÖZGÜRLÜKLER; Devletin ülkesi ve Milleti ile bütünlüğünün , cumhuriyetin, milli güvenliğin kamu düzeninin kamu yararının , genel ahlakın ve sağlığın korunması amacı ile sınırlanabilir.

DÜŞÜNCE Özgürlüğü sınırlanabilir mi?

Herkes, düşünce ve kanaat özgürlüğüne sahiptir. Bu özgürlüklerini, söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak da açıklayabilir. Kimse , düşünce ve kanaatlerini de açıklamaya zorlanamaz...

Tüm Toplumlar; bu ilkeleri benimsediklerinde ve Devletin de bu ilkeleri koruyucu bir önlem aldıklarında; o ülkede demokratik sistem yürür....

xxxxx

İngiltere'de KRALLIK REJİMİ bu güne dek de devam etmiştir. Ve İNGİLİZ Halkının verdiği inançlı destekleri ile de daha da güçlü olarak yürüyecektir. İngiliz Halkı DEMOKRASİYİ böyle değerlendirmektedir.

İKİNCİ Dünya Savaşındaki Mağlubiyet sonrası göreve gelen Ünlü Siyasetçi ÇÖRÇİL; İngiliz Halkına; " AZ ÇALIŞMIŞIZ....ÇOK ÇALIŞACAĞIZ..." der....

Çünkü; İngiltere bir özgürlükler ülkesi olmuştur. Düşünce özgürlüğü her şeyin üstünde tutulmuş ve de tutulacak gibidir.

Toplumlarına, bu özgürlükleri tanıyan ve dahada genişlemesini sağlayan Toplumlar çağın gereksinimlerine göre de yaşam koşulları içinde yaşarlar...

Bir Kuzey Avrupa İnsanını, Ortadoğu ülkesi olan ARABİSTAN, SURİYE ve IRAK Toplumu içinde yaşatamazsınız....

Bir Ortadoğulu İnsanı Kuzey Avrupa Ülkesine götürseniz; MUTLU Olamaz... Bu Ülkelerin yaşam tarzı onu mutsuz eder...

2012 yılı Eylül Ayı....Antalya AKDENİZ TV.de Akşam ; Orman Hukuku " ile ilgili bir programa katıldım...

Sabah Kahvaltı için salona geçtim...10 kişi-erkek-kadın ve çocuklar- masa başındalar....Masada peynirin ve tüm yiyeceklerden büyük tabaklarla alınmış...Erkeklerin boyunlarında altın zincir...bıyıklar ; Bizim Yeniçeri bıyıkları gibi...Kadınlarda bir kğ civarında takılar....

Ses tonları...Gürültüleri oldukça rahatsız edici...Oturduğum kahvaltı masasına yakın masada, genç bir bayan ve bir bay...Tabaklarında 2-3 er tane zeytin birer parça peynir...Çayları....Onları yedikten sonra da yeniden kendilerine servis yapıyorlar... Konuşmalarını ben duymuyorum...Karşı masadaki Ortadoğu insanlarının sesleri ve bakışları beni ve İskoçyalıları da oldukça rahatsız etti...Kuzey Avrupa İnsanı....İSKOÇ olduklarını öğrendim...

Evet....Sorunların çözümünde REÇETE..... EĞİTİM....EĞİTİM....EĞİTİM....Ama; Çağdaş ve Bilimsel Eğitim....

xxxxxxx

Evet....Özgürlükler Ülkesi İNGİLTERE......

Ve KRALİÇESİ ELİZABETH Hanımefendizadeleri....

Geri kalmış Asya-Afrika Ülkelerini sömürseler de....Demokrasinin ve Özgürlüğün beşiği İNGİLTERE....

70 Yıl Ülkesini ve Dünya Devletlerinin Yönetimine de Ortak olmuş ve Yaşama gözleri yuman KRALİÇE'yi sadece İNGİLİZ Halkı değil; Tüm Dünya Halkları ve Liderleri Uğurluyorlar....

Bizde; İSLAM Dininin geleneklerine bağlı kalarak; Makamı Cennet olsun diyelim...

Saygı ile...

Turan AteşTuran Ateş