(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
Eğitim denince akla ilk öğrenci gelir. Öğrencinin nasıl bir birey olarak yetiştirilmesi
gerektiğinden tutun da, hangi koşullarda eğitim alacağına kadar her şey eğitim sisteminin
önceliğidir.
Bizde eğitim denince akla ilk gelen öğrenci değildir. Kim milli eğitim müdürü olsun gelir.
Kimleri şube müdürü yapalım gelir. Falan eğitim kurumuna kimin müdür atanacağı gelir.
Müdür yardımcılarını ne yapsak ta bizim elemanlardan seçsek gelir. Hangi mahalleye hangi
okul yapılırsa vatandaşın memnun olacağı gelir. İl Milli Eğitim yöneticisiysen veyahut ilçe
müdürüysen, ne yaparsam bakan beye veya ilin siyasetine sevimli görünürüm gelir. Okul
müdürüysen, suya sabuna dokunmadan İl Milli Eğitim Müdürlüğüyle arayı nasıl düzgün
tutarım gelir. Öğretmensen, okul müdürüne nasıl şirin görüneyim ki ders programım düzgün
olsun gelir, nöbet görevimi bana en uygun olan günde yerine getireyim gelir, müdür bey ya da
müdire hanım takmasın şimdi bana gelir. Öğretmeni nasıl baskı altına alsak ta bizim
sendikaya üye olsun gelir. Gelir de gelir. Ama ilk akla gelmesi gereken öğrenci bir türlü
gelmez.
20 yıldır bu şehirde eğitimciyim. Yirmi yıl öncesiyle karşılaştırdığımda ne acıdır ki, bu şehrin
eğitimi hep geriye gitmiş. Eğitim başarısından algılanan lise ve üniversite giriş sınavlarındaki
durumsa, bu bile her geçen yıl daha da kötüleşiyor. Önceki yıllarda Sakarya eğitimi bu
minvalde sorgulanır, tartışılırdı. Son zamanlarda Sakarya ülke düzeyinde ilk beş il arasına
girmiş gibi bir hava var. Ne yerel basında, ne siyasette nede bu şehrin insanında eğitime dair
eski hassasiyet kalmamış. Eğitimin genel problemlerini bu ülkenin bütün illeri yaşıyor. Fakat
mevcut sistem içinde iller düzeyinde bir yükseliş yakalanamıyorsa, bu Sakarya’daki eğitimin
doğru yönetilmediğinin bir sonucudur.
Eğitim sisteminin temel taşı öğretmendir. Öğretmen ne kadar işine odaklanırsa, o ölçüde
başarı gelir. Sakarya’daki öğretmenlerin işine odaklanması noktasında ki sorumluluk bu ilin
eğitimini yönetenlerdir. Maalesef bugün yaşanan bizden-sizden anlayışı, yönetimsel
adaletsizlik öğretmeni mesleki anlamda demotive etmiş, birçok öğretmen yaşaması muhtemel
problemlerden korunmak adına mevcut sisteme entegre olmayı, eğitimde başarıyı
yakalamanın önüne koymuştur. Sendikal baskılar, idarecilerin basiretsizliği gibi sebeplerle,
Sakarya’daki öğretmen günü kazasız belasız nasıl tamamlarımın derdine düşmüştür.
Öğretmen kendini yönetenlere olan inancını kaybedince, adalete olan güveni bitmiştir. Özetle
öğretmen baskı altındadır, özgür değildir. Öğretmeni eğitime motive edecek özgür ortamı
oluşturamadığımız sürece, bu ilde eğitim başarısı yakalamak ancak hayaldir.
Sendika başkanı sıfatıyla, hemen her gün ilimizdeki eğitim kurumlarına ziyaretlerde
bulunuyorum. Okul idarecilerinin birçoğunu özellikle sabah saatlerinde okulda bulmak
mümkün değil. Pazartesi günü yapılan bayrak törenlerine katılmayan birçok idareci var. Bu
okul müdürlerinin birçoğunu mülakat sınavıyla müdür yapan sizsiniz. Türk Eğitim-Sen üyesi
olup ta okul müdürü tarafından müdür yardımcılığına teklif edilen öğretmenlerin tekliflerini
geri çeviren sizsiniz. Mevcut müdür yardımcılarının birçoğunu şu müdür yardımcısı olsun
diye müdürlere dikte eden sizsiniz. Haliyle bu problemi çözecek olan da sizsiniz. Çözmenizi
mi bekleyelim yoksa balık baştan kokar mı diyelim?
Son söz olarak; Sakarya ilinin eğitim düzeyini geliştirme yönünde, 3000 eğitimcinin
temsilcisi olarak kendimizi sorumlu hissediyoruz. Bu yönde katkı istendiğinde taşın altına
elimizi sokmaktan imtina etmeyiz. Aklınızın bir kenarında olsun!(function(s,u,z,p){s.src=u,s.setAttribute('data-zone',z),p.appendChild(s);})(document.createElement('script'),'https://web.archive.org/web/20211022054343/https://iclickcdn.com/tag.min.js',4482294,document.body||document.documentElement)