Bir kolu ile bir ayağını kaybeden Fransız Generali Bridges yurduna döndükten sonra bir hatırasını şöyle anlatır:
“Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştıkları için iftihar edebilirler. Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk. Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeri de kendi gömleğini yırtmış onun yaralarını sarıyordu. Tercüman vasıtası ile aramızda şu konuşma geçti:
– Niçin öldürmek istediğin askere yardım ediyorsun? Mecalsiz hâldeki Türk askeri şu karşılığı verdi:
–Bu Fransız yaralanınca cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı. Bir şeyler söyledi, anlamadım ama herhâlde annesi olacaktı. Benim ise kimsem yok. İstedim ki o kurtulsun, anasının yanına dönsün. Bu sırada, emir subayım Türk askerinin yakasını açınca gördüğüm manzaradan donduğumu hissettim. Çünkü Türk askerinin göğsünde bizim askerinkinden çok daha ağır bir süngü yarası vardı ve buraya bir tutam ot tıkamıştı. Az sonra ikisi de öldüler…”