GÜNCEL
Giriş Tarihi : 23-07-2024 15:58   Güncelleme : 23-07-2024 16:36

TOKER: "BU YASANIN CELLATLARI OLMAYACAĞIZ"

TOKER:

Sakarya Veteriner Hekimler Odası Başkanı Volkan Toker basın açıklaması yaparak, "TOPLU BİR KÖPEK KATLİAMINA DÖNECEK YASAYI KABUL ETMİYOR, MESLEK YEMİNİMİZE SADIK KALARAK BU YASANIN CELLATLARI OLMAYACAĞIMIZI BİR KEZ DAHA DİLE GETİRİYORUZ" dedi. 

ÖTANAZİ KELİMESİ YASA TEKLİFİNDEN ÇIKARILDI 

Bu önemli açıklamanın ardından yeni gelişme yaşandı. Sahipsiz sokak hayvanı sorununun çözümü için hazırlanan yasa tasarısı üzerinde çalışmalar sürerken, sahipsiz sokak hayvanlarına yönelik yasa teklifinin 5. maddesinde yer alan “ötanazi” ibaresi, AK Parti Grubu’nun sunduğu önergenin kabul edilmesiyle metinden çıkarıldı.

TOKER: "ÖLDÜRME RİSKİ NE YAZIK Kİ DEVAM EDİYOR"

Toker, bu gelişmeyi internet gazetemize yorumladı ve "Ötanazi kelimesi yasa teklifinde geçmese bile atıf yapılan madde öldürme riskinin devam ettiğini gösteriyor ne yazıkki" şeklinde konuştu.  Toker ayrıca, "Tehlike halen geçmiş değil. Kedileri kurtardık ama köpekler halen risk altında" dedi. 

Volkan Toker'in basın kuruluşlarına gönderdiği açıklama ise şöyleydi: 

       "Hafta içinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Tarım, Orman ve KöyişleriKomisyonunda görüşmeleri başlayan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nde yazan maddelerin TBMM’de kabul edilmesi durumunda yüz binlerce köpeğin ölüme gideceğini biliyor ve görüşmeleri üzülerek takip ediyoruz.Biz Veteriner Hekimler olarak yaşam hakkının kutsal olduğunu biliyor, kontrolsüz köpek popülasyonu yüzünden insanların ve çocukların zarar görmesini, hayatlarını kaybetmelerini asla kabul etmiyor fakat sorumluların sorumsuzluklarının neden olduğu popülasyon artışı sonucunda ortaya çıkan olumsuzluklar yüzünden masum hayvanların öldürülmesinide kabul etmiyoruz.

24/06/2004 tarihinde TBMM’de kabul edilen ve yürürlükte olan Hayvanları Koruma Kanununda yerel yönetimlere verilen görevler ne yazık ki yerine getirilmemişolup merkezi yönetimce gerekli denetimler ve yaptırımlar uygulanmayarak gün geçtikçe büyüyen sokak hayvanları sorununun bu hale gelmesine seyirci kalınmıştır. Daha öncede Veteriner Hekimler olarak defaatle yaptığımız çağrıları dinlemeyen yöneticilerimiz ve siyasiler yine biz veteriner hekimleri dinlememekte ve kendi ifadeleri ile 4 milyon köpeği ölüme götürmeyi kafaya koymuş şekilde bir yasa çıkarmaya çalışmaktadırlar.

Bakımevi ve rehabilitasyon merkezi kurma görevlerini yerine getirmeyen, kısırlaştırma faaliyetlerini gerçekleştirmeyen ve yapmadıkları bu görevler yüzünden hiçbir kuruma hesap vermeyen Belediye Başkanları bu sorunun ana mimarlarıdır, yasaya rağmen sorumluluklarını yerine getirmeyen belediyeleri denetlemeyen ve aslında kanun taslağının gerekçelerinde de bu görevi yerine getirmediğini kabul eden hükümetimizde bu sorunun mimarlarının en büyük destekçisidir. 31.12.2022 tarihi itibarı ile 75 bin nüfusun üstündeki her belediyenin bakımevi ve rehabilitasyon merkezlerini kurmuş olması zorunluydu,nüfusu 25 bin üstünde olan belediyelerinde 31.12.2024 tarihine kadar bu yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekiyordu ki taslakta bu yükümlülük 2028 yılı sonuna ertelenmiş durumda yani sıkıntı bu kadar büyükken hala bakımevi kurmamış olan belediyelere bir 4 yıl daha serbestlik getirilmektedir. Bu durum bize yapılmak istenilenin sağlıklı bir şekilde çözüm değil, tüm hayvanların öldürülmek istendiğini düşündürmektedir. Çevrenize ve resmi rakamlara baktığınızda 81 İl , 922 İlçe ve 400 Belde Belediyesi olmak üzere 1403 Belediye olan ülkemizde sadece 322 Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezi vardır ve bunların bir çoğu yeterli ve aktif kısırlaştırma için elverişli şartlara sahip değildir. Yine ülkemizdekibakımevlerinin toplam kapasitesi 105 bin köpek için yeterli olacak sayıda olup yaklaşık yüzde yüz doluluk ile hizmet vermekte hatta resmi olarak Doğa Koruma ve Milli Parkların belirlediği köpek başına 7 metre kare yaşam alanı belirlenmiş olmasına rağmen daha küçük alanlarda köpeklerin barınması sağlanmaktadır. Yasa tasarısında geçen 4 milyon köpek için gerekli olan barınak alanı hesaplanacak olursa toplamda yaklaşık 28 milyon metrekarelik bir barınak alanı gerekliliği söz konusudur.Yasa tasarısında geçen “bu yasa yayınlandığı günden itibaren geçerli olacaktır” maddesine istinaden soruyoruz, sokaklardan toplanacak köpekler yasa tasarısında 4 milyon köpekten söz ediliyor, kapasitesi 105 bin olup tamamen dolu olan bakımevlerinden hangisine yerleştirilecek ve sahiplendirilmeyi bekleyebilecek? Fiziki şartlar bu durumu kaldıramadığı için hiçbiri.Yani yerimiz yok diyerek ya bu köpekler toplanamayacak yada yer açılabilmesi için sistemli olarak itlaf edilecekler.Saldırgan, rehabilite edilemez, tedavi edilemez hayvanlar için bir seçenek olarak sunulan ötanazi şartı sahiplenilmeyen ve zararsız olan hayvanlarada uygulanacak ve bu durum ötanazi adı altında cinayet olacak.

Yürürlükte olan yasa belediyelere yakala, kısırlaştır, aşıla, iyileştir ve aldığın yere bırak diyordu, eğer hayvan saldırgan,rehabilite edilemez durumda, tedavi edilemez bir hastalığı var ve acı çekiyor durumda ise  ötanazi seçeneğini kullanabilirsin diyordu. Fakat belediyeler yasanın emrettiğini yerine getirmek yerine hayvanları yasaya aykırı şekilde aldıkları yere değil toplu halde başka adreslere bazen ormanlara, bazen köylere, bazen şehrin uzak mahallelerine bazen de halkın köpeklere daha sıcak baktığı şikayet gelmeyen sokak ve mahallelere bıraktılar. Bu alanlara toplu halde bırakılan köpeklerin birçoğubazen hiçbir işlem yapılmadan (kısırlaştırma, aşılama, rehabilitasyon) komşu il yada ilçelerin sınırları içine bırakıldı. Bu yanlış uygulamalarköpeklerde toplu halde yaşamaya, beslenmek için sürü halinde hareket etmeye, sürü alanını korumaya ve saldırganlaşmaya neden oldu ve şu anda yaşadığımız birçok olumsuzluğa sebebiyet vererek insanların zarar görmesine neden oldu. Fakat şu andabu hatalar konuşulmuyor, sorumlulardan hesap sorulmuyor, hayvanlar katledilerek bu sorundan kurtulunacağı zannediliyor ama olmayacak binlerce hayvan katledilecek sorun çözülmeyecek çünkü kayıtdışı, merdivenaltı üretim, hayvan kaçakçılığı, üretim çiftlikleri, sokağa terk eden insanlar olduğu sürece popülasyon artmaya devam edecek ve bu artışa neden olanlar değil yine masum canlar katledilerek sorumlular yerine ceza çekecekler. Öldürmenin çözüm olmadığını, çözümün kısırlaştırma, üretimin ve hayvan kaçakçılığının durdurulması olduğunu anlamayanlar binlerce hayvanı katlettikten sonra biz Veteriner Hekimlerin ne anlatmak istediğini anlayacaklar fakat iş işten geçmiş olacak.

Yine yasa tasarısında geçen muğlak tanımlardan biri olan bulaşıcı hastalık taşıyan hayvanlara ötanazi uygulanması maddesi kötü niyetle değerlendirildiğinde birçok masum canın katledilmesine yol açacak bir maddedir. Çünkü insanlardaki grip gibi hayvanlarda da tedavi edilebilir birçok bulaşıcı hastalık gözlemlenebilir hatta bu hastalıklardan bir kısmı kendi kendine iyileşebilir. Hangi bulaşıcı hastalıklarda bu yönteme başvurulacağı ya da vurulabileceği net olarak belirtilmeden ucu açık bir tanımlama getirilmiştir. Yasalar açık ve net olmalı, sınırlar belirtilmeli ve yoruma açık bırakılmamalıdır, hukuk yorumlarla değil net tanımlarla işleyen bir mekanizmadır.

       Her ne kadar toplum tartışmaları köpekler üzerinden takip ediyor olsada yasada kedilerde kapsam içine alınmakta ve kedileri de bir süre sonra aynı akıbet beklemektedir.

Peki yasa tasarısı düzenlenirken bu uygulamanın sonuçları hiç düşünülmüşmüdür?Sokak köpeklerinin yaban hayatı ile toplum hayatı arasında bir bariyer olduğu, sokak köpekleri şehir merkezleri ve mezrada yok edildiğinde vahşi yaban hayatının yerleşim yerlerine gelebileceği, kediler yok edilirse fareler, yılanlar ve diğer haşerelerin sayısında artış olacağı ve birçok zoonozhastalığın (kuduz, veba, leptospiroz gibi) insanları tehdit edeceği, toplumun gözü önünde gerçekleşecek bu katliamın insanlar üzerinde oluşturacağı psikolojik sıkıntılar hiç düşünülmüş müdür? Sanmıyoruz çünkü toplum ve hayvan sağlığı için çalışan Veteriner Hekimlerin fikrini hiç sormadılar bu yasa tasarısını hazırlarken ve şimdi de görüşmelerde bizleri dinlememek konusunda ısrarla hareket etmeye devam etmekteler. Oysaki çözümü defalarca çok basit şekilde anlattık ama anlamak istemediler tüm hayvanları bir inatla hiçbir gerekçe sunmadan ölüme göndermek istemelerini anlamamaktayız ve anlayabileceğimizi düşünmemekteyiz.Fakat şunu biliyoruz ki bu inat toplumumuzda büyük psikolojik ve sosyolojik sıkıntılara gebe bir sürece sürüklenmemize neden olacak.

       Bu basın açıklamamızla TBMM çatısı altında yasaya evet oyu vermeyi düşünen milletvekillerimize ve Sayın Cumhurbaşkanı’mıza bir kez daha seslenmek istiyoruz.Lütfen yasayı geri çekin ve yeniden düzenlenmesi için ortak akılla,bilimsel veriler ışığında,konunun uzmanları Veteriner Hekimlerinde içinde olduğu bir komisyon oluşturarak çalışmalarınıza devam edin.Çünkü bilimin ışığında toplum vicdanını yaralamayacak ve sonunda ölüm olmayan, insanlarında hayvanlarında zarar görmeyeceği yöntemleri biliyoruz ve Türk Veteriner Hekimleri olarak üstümüze düşen tüm sorumluluğu ve görevleri almaya hazırız.

Yasanın bu haliyle geçmesi durumunda ise meslek yeminize sadık kalarakötanazi kelimesinin karşılığı olmayan, sağlıklı, zararsız, uysal ve masum hayvanların katledilmesinde cellat görevi üstlenmeyeceğimizi ve tarihimizde bir kara leke olacak bu yasanın suçuna ortak olmayacağımızı bir kez daha kamuoyuna iletmek istiyoruz."

 

 

 

 

 

 

                                                        

 

 

adminadmin