AŞK ŞEMS'TE DİLE GELİR

"Olur da bir gün mesafeleri aşıp bana gelirsen, yüreğinde rengârenk açan aşk ile gel." sözleriyle anlatıyor aşkı Şems... Ve devam ediyor: "Her şeyi senin için var ettim diyen Rabbe, her şeyi senin için terk ettim, diyebilmektir aşk." Sanki kapısının önünde gezen Ferhat ile Şirin'i görüp onları izleyerek kalemini mürekkebe daldırıp yazıyor: " Kır kalemin ucunu. Bundan sonraki yolculuğumuz aşk yolculuğudur. Aşkı kalem yazmaz ki kitaplarda bulasın." Aşk, Şems'in gönlünü yakıp kavururken aşıklarla şöyle dertleşiyor. "Ey aşk! Seni senelerce yaban ellerde, hoyrat dillerde aradım. Oysa bendeymişsin bilememişim. Oyalanmışım, kalakalmışım." Tahir ile Zühre kapısını çalıyor Şems'in ve ona aşkın tarifini soruyorlar. Ve o da şöyle diyor: "Sanmayasın ki; aşk akıl işidir. Gül ki her gönlün mürşididir. Kimini kokusuyla şad eder. Kimini de dikeniyle irşat eder." İşte aşkın Şems'teki tarifi... " Aşık odur ki, Allah’tan aldığı aşk emanetini Allah’a verir. Aşk mezhebinde her şey yüce Aşk’a kurbandır." diyen bir kalbr sahipti Şems. Bu öyle bir yürekti ki, Mevlana'ya da ışık saçmıştı. ... "Ya tam açacaksın yüreğini, ya da hiç yeltenmeyeceksin! Grisi yoktur aşkın, ya siyahı, ya beyazı seçeceksin." sözleriyle aşkı yeniden yazıyordu Şems. Ve aşk şöyle yazılıyordu: "Hüzün ki en çok yakışandır âşıklara. Yandık, yakıldık; ama hüzünden yana asla yakınmadık. Ne de olsa biz mahzun bir Peygamberin ümmeti değil miyiz? Hüzün taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum, yârimden de."