Bir zamanlar, bir gölde yaşayan bir grup kurbağa ile onların başkanı olan bir kurbağa varmış. Bu gölde arabozucu olan bazı kurbağalar, sürekli aralarında kavga ediyor, sonrada birbirlerini başkana şikâyet ediyorlarmış. Kurbağa başkan, bu arabozucu kurbağaların sürekli küçük şeyler yüzünden kendisini rahatsız etmesinden bıkmış ve bir gün gölden ayrılarak orayı terk etmiş. Tam o sırada, deliğine giren bir yılan görmüş ve akrabalarını terbiye etmek için aklına bir plan gelmiş. Yılanın deliğine yaklaşıp ona seslenmiş; -Sevgili yılan, ben kurbağaların başkanıyım! Seninle arkadaş olmaya geldim. Bunun bir tuzak olduğundan şüphelenen yılan, dışarı çıkmadan cevap vermiş: -Kimsin? Ve neden benimle arkadaş olmak is-tiyorsun? Kurbağaların başkanı cevap vermiş: -Doğru söylüyorum, seninle arkadaş olmak ve yıllardır bana işkence eden akrabalarımı terbiye etmek istiyorum. Yardımına ihtiyacım var. Seni onların olduğu göle götüreyim orada istediğin kadar ara bozucu kurbağa yiyebilirsin. Yılan yine dışarı çıkmadan karşılık vermiş: -O göl çok uzakta. Ben her gün yiyecek isterim Başkan kurbağa; -Orada iyi kurbağalara dokunmayacaksın oradaki arabozucuları göstereceğim onları yiyeceksin Yılan, bunun iyi bir fikir olduğunu, ömrünün sonuna kadar yiyecek aramak zorunda kalma-yacağını düşünerek bu teklif, kabul et-miş. Sonrada kurbağaların başkanını takip ede-rek, söz verildiği gibi gölün kenarında bir deliğe girmiş. Orada, ne zaman acıksa başkan kur-bağanın gösterdiği bir kurbağayı yiyormuş. Günler geçmiş, kurbağaların sayısı azalmış, yılan başkan kurbağanın bütün can sıkıcı akrabalarını yemiş. Sonunda bir gün, yılan, başkan kurbağayı çağırıp şöyle demiş: -Burada yiyecek kurbağa kalmadı, geriye sadece arkadaşların kaldı. Bana biraz daha kurbağa vermelisin. Sen benim arkadaşımsın ve beni buraya getiren sensin, yani yemeğimden sen sorumlusun. Başkan kurbağa hatasının farkına varmış, ama artık çok geçmiş. Böylece yılan diğer bütün kurbağaları da yemiş. Kurbağa başkan ise bunu izlemek dışında hiçbir şey yapamamış. Yakın arkadaşları, hatta ailesi dahi yılan tarafından yenilmiş. Açgözlü yılan, daha çok kurbağa istediğinde, kurbağaların başkanı, sade-ce kendisinin hayatta kaldığını fark etmiş. Yılana, gölden ayrılmasına izin verirse, diğer göllerden kurbağalar getireceğini söyleyerek oradan ayrılmış. Endişeli yılan günlerce beklemiş, ama başkan kurbağa geri dönmemiş. Uzun süre bekledikten sonra, yılan, arkadaşı kurbağa başkanın geri dönmesini istemek için gölün kenarında yaşayan bir kertenkeleden yardım istemiş, Kertenkele yılanın bu mesajını başkan kurbağaya iletmiş. Başkan kurbağa ağlamaya başlamış. Gökyüzünde geçen bir şahin, -Niye ağlıyorsun kurbağa kardeş diye sormuş. Kurbağa başkan , Yılanı nasıl başlarına bela ettiğini anlatmış. Bü-tün kurbağaların nasıl yılana yem olduğunu an-latmış Şahin ; -Sen onu merak etme. Demiş. Şimşek gibi uçarak yılanı alıp göklere doğru uçmuş Kıssadan hisse; Kendi savaşın için mücadele et; aksi takdirde yok olursun.